“Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır”

hayatiniz-sectiginiz-kadindir-ne soylediginiz-degil-nasil-soylediginiz-onemlidir

Bazı yazılar vardır, bıçak sırtı bir içeriğe sahip olduğu için hakkını verememe endişesiyle blogunuzun taslaklar bölümünde aylarca yer işgal eder. O yazıya başlamak için bir şeylerin sizi tetiklemesi gerekir. Bu yazı da tam olarak o türden bir yazıydı ve başlığı attıktan sonra yaklaşık 2 ay boyunca taslaklar bölümünde olgunlaşmayı bekledi. Yazma konusunda tetikleyen şey ise A.Selim Tuncer hocanın Facebook’taki paylaşımıydı.

a-selim-tuncer-facebook

Peki şimdi makarayı başa saralım: Hala başlıkla konunun alakasını kurmaya çalışıyorsanız hemen yardımcı olayım, bu bir edebiyat yazısı değildir. Böyle bir başlığı seçmekteki amacım; dikkat çekmek. Zira iletişim sürecinin başarıyla sonuçlanması için öncelikle kaynağın, (yani benim) hedefin (yani sizin) dikkatini çekecek bir mesajla iletişimi başlatması gerekmektedir.

Yazının mesajını; “ne söylediğinden ziyade nasıl söylediğin önemlidir, çoğunlukla mesajını verme şeklin verdiğin mesajın muhatabında yaratacağı etki konusunda daha belirleyicidir” olarak özetleyebiliriz.

Sosyal medyada çok sık gördüğüm bir görsel bu yazıyı aklıma düşürdü, sonrasında okuduğum kitaplarda aynı minvalde metinlerle karşılaşınca Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır başlıklı yazıyı tamamlamaya karar verdim.

Sosyal medyada kullanılan kadın odaklı özlü sözler durumu ifade edebilmem için biçilmiş kaftan. Anneler Günü‘nde, Kadınlar Günü’nde, Sevgililer Günü’nde velhasıl odağında kadın olan özel günlerin tamamında, kadınların hayatımızdaki belirleyici yeri konusunda özlü sözler paylaşır ve bu paylaşımları da görsellerle destekleriz. Bu bağlamda en fazla paylaşılan görseller de aşağıdadır.

hayatiniz-sectiginiz-kadindir

Görsellerin altına en fazla yazılan özlü sözler de aşağıdakilerdir:

“Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.” 

“Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.” 

“Erkekler, anneleri onları ne yaptıysa o olurlar”

“Kadın tüm dünyanın öğretmenidir.”

Bu ve benzeri sözlerin tamamı; kadınların hem anne hem eş hem de kadın rolleriyle dünyadaki tüm süreçlere etki ettiklerine işaret etmektedir. Bu sözleri isterseniz Birleşmiş Milletler’deki bir oturumda, isterseniz de sosyal medyada kullanın olumlu tepkiler alacağınızdan şüpheniz olmasın. Fakat bu olumlu sözlerle birebir aynı ifadeyi taşıyan bir başka söz daha bulunmaktadır: Erkeği Rezil Eden de Vezir Eden de Kadındır. Peki mesajınızı bu söz ile iletmek istediğinizde nasıl bir tepki ile karşılaşacağınızı tahmin edebiliyor musunuz?

Halbuki anlam olarak aynı şeye işaret etmiş olsa da hem kelimelerdeki olumsuzluk algısı, hem de hakaretamiz üslup sizin bütün mesajınızı örtecek, akılda kalan tek şey cinsiyet ayrımcılığı yaptığınız olacaktır. Bu nedenle iletişimde ve hatta diplomaside olumsuz durumları bile olumlu kelimelerle ifade etmemiz gerektiği üzerinde sıklıkla durulur.

Bunu yapamayız = Bunu yapma imkanına sahip değiliz

Gelme = Buraya gelme zahmetine katlanmanı istemem

Elbisen güzel değil = Elbise güzelliğini yansıtmıyor

Örneklerin sayısını rahatlıkla arttırabiliriz. Aslında her iki cümlenin de aynı şeyi ifade ettiğini, aynı eylem çağrısını veya engellemeyi içerdiğini görüyoruz. Aradaki fark olumsuz cümlelerin bir direnç yarattığı, olumsuz bir durum olsa bile bunu olumlu cümlelerle ifade etmenin direnci ortadan kaldırdığıdır.

İkna ve Sunum – Peter Coughter

Bir şeyi söyleme biçimimiz söylediğimiz şeyden daha önemlidir. Kullandığımız ton tavrımızı belirler ve bizi dinleyenler de o tavırdan ipuçları toplarlar.

Dr. Joel Whalen’in 1996 tarihli I see What You Mean (Ne Demek İstediğini Anlıyorum) adlı kitabına kulak verin: “Tavrınız ilettiğiniz en önemli ve etkili sembollere yön veren güçtür. Sözlü olarak mükemmel bir biçimde iletişim kurmak için ilk önce tavrınızı kontrol etmelisiniz. Sizi ikna edici kılan, kelimelerinizi söyleme biçiminizdir. Aslında sözlü iletişimde kullandığınız kelimeler karşınızdaki insanların alacağı mesajın sadece çok küçük bir parçasıdır.

 

Bu durumu ifade eden en güzel sözlerden biri de şüphesiz “üslup düşüncelerin elbisesidir” sözüdür. Güzel bir hikaye ile yazıyı sonuca bağlayalım. Ne demiş George Burns: “İyi bir vaazın sırrı iyi bir başlangıcı ve iyi bir sonu olması ve bu ikisinin de birbirine mümkün olduğu kadar yakın olmasıdır.” 

 

Bir sultan rüyasında dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü görür. Gördüğü rüyanın yorumunu yaptırmak üzere rüya yorumcularından birini huzuruna çağırır ve ondan gördüğü rüyanın tabirini ister.

“Sultanım!” Diye cevap verir tabirci, “O kadar uzun yaşayacaksınız ki, bütün oğullarınızın ölümlerini göreceksiniz.”

Sultan, oğullarının ölümünden bahseden tabircinin sözlerine öfkelenir, muhafızlarına adamı zindana atmalarını emreder. Sonra başka bir tabirciyi çağırır ve aynı rüyayı ona da anlatır.

“Sultanım!” Der bu defaki tabirci, “Allah size o kadar bereketli ve uzun bir ömür hediye edecek ki, evlatlarınızın hepsinin mutluluklarını göreceksiniz ve hepsinden uzun yaşayacaksınız.”

Sultan bu habere çok sevinir ve tabirciye kese, kese altın ihsan eder. İki tabirci de aynı şeyi söylemişti. Ama ilki, söyleyeceklerini incelikten uzak, yalın bir üslupla dile getirmiş, ikincisi ise; insan duygularını gözeten ince ve ustalıklı bir dil kullanmıştı.

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

64 − 63 =